Blog Widget by LinkWithin
Blog Widget by LinkWithin

UMUT

umut
Sen umut ol.
Umutsuzluğun kol gezdiği yollarda...
Yollarda engeller var,
yollar çamurlu ve karanlık sen ışık ol.
Işıklar sönebilir, ışıklar söndürülebilir.
Yüreğin var mı senin !!!
Varsa yüreğin, onu yak.
Işıklar söner, söndürülür
Bazı ışıklar söner, başka ışıklar...
Senin ışığın senden geliyor,
senden başkasının söndürmeye gücü yetmez.
Kendini yak; adın ateş böceği kalsın.....
Türküler söyle;
el ele tutuştuğun "ışık böcekleriyle" sevdalardan bahset...
Aşkın adını sen koy, isim babası ol.
Keşfedilmemiş iyilikler yap,
Bir telefon et...
bir mektup yaz...
bir kapı çal....
Çaldığın kapılardan kendini gösterme.
Gölge değil , sevinç bırak...
Işık bırak...
Aşk bırak...
Umutsuzluğun kol gezdiği yollarda 'umut ol'
Çaresizliğin dört döndüğü yerlerde 'çare ol'
Yollarda engeller var.
Yollar çamurlu ve yollar karanlık.
Işığı söndürülmüş yollarda;
sen ışık ol "sen" ışık ol...
Bir İnsanoğlu

Seni Seviyorum...

Seni Seviyorum...
Herkes, "ilk kendi yaşıyor" Sanmasa,
Sevdalar da tükenirdi,
Masalları da...
Sonsuza kadar
Sürdüğü bilinsin diye mi nedir,
Bittiği anlar ve ihanetler
Yazılmıyor kitaplara.
Zümrüt-ü Anka Kuşu da yalan aslında,
Kendini külünden yarattığı da...
Ferhat'ın Şirin, Aslı'nın Kerem için öldüğünü Kim gördü Allah aşkına?
"Sonsuza kadar sürsün" diyorsan "Bu sevda,"
O zaman sevgili,
O zaman vuslat yaşanmaya!
Sana yazacak bir sen bırak bana!
Öfkelerin orada kalsın!
Kaçamaklar hanesinde değil ismin
Anlasana!
Ömrümün tam ortasına
Kocaman harflerle yazmışım:
SENİ SEVİYORUM...
SENİ SEVİYORUM...
"Herkese söylediğin Bana söyleme" diyorsun...
Ama ne varsa sevdaya dair,
Bizden önce söylenmiş, biliyorsun.
Bize düşen, aşkı yalansız yaşamak...
Hadi uzatma da uzat ellerini,
Seni seviyorum...
Seni seviyorum...
Seni seviyorum..

Tayfun Talipoğlu

Mutluluğun altın formülü

MUTLULUĞUN bir formülü var mı?

“Bana sorarsan bir tanımı bile yok” diyor Ümit...

Ümit kim? Ümit Yalçın... Dubai Başkonsolosu... Eşi Gül'le bizdeler... Arkadaş olmak için can atacağınız bir ikili... Derin, eğlenceli, birikimli... Hep birlikte felsefe yapıyoruz, hani genç insanlar oturur, saatlerce hayat üzerine konuşur ya, öyle... Ümit devam ediyor, “Evet, bence tanımı bile yok.Anlık diyenler, sürekli diyenler, geçmişte kaldı diyenler, gelecekte arayanlar, maddi unsurlar, manevi boyut, böyle uzaaaar gider. Herkese göre değişir ama...” Kulağımı bizim tavşan gibi dikiyorum... Bir şey söyleyecek... “İnsan yine de bir formül, bir reçete arıyor işte. Benim de çekmecemde ne durur biliyor musun?” “Ne?” “Russel'ın 1930'da mutluluk hakkında yazdıkları. Bir liste halinde. Arada çıkarıp bakarım...” “Mutluluk için altın formül mü varmış yani?” Gülüyor... “Nobel ödüllü Bertrand Russell, Mutluluk Yolu (The Conquest of Happiness) diye bir kitap yazmış. Kitapta, taa o yıllarda anlatılanlar, internet icat edilince, artık kitap okumaya vakti, yeteneği, isteği olmayanlar için özetlenmiş ve listelenmiş...” “Sen onlardan biri değilsin...” “Değilim ama o liste benim de elime geçti, çekmeceme attım, ne zaman ihtiyacım olsa çıkarıp bakıyorum...”
MUTLULUK PEŞİNDE
Mutluluğu fethetmek istiyorsanız, bakın neler yapacakmışsınız... *
1- Yaşamdan tat alma duygunu geliştir. (Kimin itirazı olabilir? Yaptığın her ne ise, zevk alarak yap. Hiçbir şeyi öylesine yapma. Hücrelerinde hisset, keyfine var...) *
2- Sevecen ol. İnsanlara sevgiyle yaklaş, karşılık da bekleme. (Bu da güzelmiş. Özellikle de karşılık beklemeden bir şey yapmak...) *
3- İyi anne-baba ol. (A bu süpermiş diyorum. “Çok iyi bir yönetici oldum, patron oldum, lider oldum ama iyi bir baba olamadım” lafları beni üzüyor. Birinin dünyaya gelmesinde bir sorumluluğun varsa, kaçarın yok, iyi anne-baba olacaksın. Ötesi, berisi, öyleydisi, böyleydisi yok.) *
4- Çok yönlü, ilginç, yaratıcılık isteyen bir iş yap. (Bu da doğru. Yaptığın iş, içini şişiriyorsa, mutlu olamıyorsun! Bazen lüks olabilir ama insan mutlu olacağı işi aramaktan vazgeçmemeli.) *
5- Birbirinden farklı küçük ilgi alanları geliştir. Günlük yaşamına çeşitlilik kat. (Doğru. Ne kadar çok çeşitli, küçük küçük mutluluk alanın, ilgi alanın varsa, zaman o kadar kolay kayıp gidiyor. Mutluluk zamanı unutmaksa, işte fırsat...) *
6- Mücadele ile teslimiyet arasında denge kur. Elinden geleni yap, geri kalanı gelişmelere bırak. (Değiştiremeyeceğin şeyler için ısrar etmek, mutsuzluktan başka bir şey getirmez. O zaman teslim ol. Ama değiştirebileceğin şeyler için de mücadeleye devam et...)
DAHASI VAR
Mutsuzluğu yenmek istiyorsanız: *
1- Adaletsizliğe uğramışlık duygusunu abartma. Kendini gözünde fazla büyütme. Başkalarının sana olan ilgisini de. (Bu da müthiş bir tespit! Kurban psikolojisinden kurtul. Kendini çok ciddiye alma, övgülere de çok yüz verme.) *
2- Başkalarının hakkında ne düşündüğünü fazla önemseme. (Haklı. Çünkü özellikle dışarıdan gelen övgüleri abartırsan, kendi gerçeğinle ilişkini kopartmış oluyorsun. Kendini olmadığın bir şey zannetmeye başlıyorsun, en kötüsü de bu. Bu, bırak mutlu olmayı, kendine zarar vermeye başladığın an...) *
3- Suçluluk ve utanç duygularıyla mücadele et. (Evet, insanı mutsuz eden duygular onlar. Kurtulabilirsen ruhunu önemli ölçüde özgürleştirmiş oluyorsun. Benim mesela bu maddeye çalışmam lazım, bitmez tükenmez suçluluk duygularımdan kurtulmam lazım.) *
4- Endişelerini ve korkularını somutlaştır ve “Olabilecek en kötü şey ne?” diye sor kendine. (Bu da insanı iyi hissettiren bir şey. Herkese tavsiye ederim: Stresten ölüyor musun, bir dur ve dedi ki kendine, “Yetiştiremezsem/ yapamazsam/ başaramazsam en kötü ne olur?” İşte bu sorunun cevabı, insanı rahatlatıyor. Çünkü “Çok da katlanılmayacak bir şey değilmiş” dedirtiyor...) *
5- Kıskançlık değil hayranlık duygusunu geliştir. Kendini başkalarıyla kıyaslama. (Artık neredeyse herkesin tecrübesiyle sabit ki, kıskanmak insanı mutsuz eden bir şey. Kendini başkalarıyla kıyaslamak da öyle. Ne birilerinin senden eksikliği, ne de birilerinin senden fazlalığı seni etkilememeli, etkilerse gücünün doruğuna ulaşamazsın. Başkalarını bırak, kendinle uğraş, kendi kabiliyetlerini arttır.) *
6- Can sıkıntısı ve heyecan konusunda hayatında denge kur. (Ne sürekli can sıkıntısıyla yaşanır, ne de sürekli heyecan haliyle. En iyisi, bu ikisinin denge durumudur.) *
7- Rekabet yarışlarından uzak dur. (Rekabet de insanı mutsuz eder, birini geçmek için uğraşma, sen kendini geçmeye çalış.) *
8- Kendini melankoliye kaptırma. (Söylenecek çok fazla şey yok, kaptırma...) * Ümit, bütün maddeleri sıraladıktan ve biz hepimiz, her bir madde için yorum yaptıktan sonra, maddeleri sil baştan bir kez daha tartışmaya, konuşmaya, konuşmaya devam ettik...
AYŞE ARMAN

MEVLANA

Ben dostlarımı ne kalbimle ne de aklımla severim.
Olur ya ...
Kalp durur ...
Akıl unutur ...
Ben dostlarımı ruhumla severim.
O ne durur, ne de unutur ...
MEVLANA

anneannemin melek olduğu gün!!!

canım anneannem!!!

beni izliyorsun biliyorum,

tüm dualarım seninle...

yaşattıkların ve bıraktıkların için teşekkürler...

seni seviyorum
.
.
.

sevgililer gününüz kutlu olsun!




sevgi'li ile sevgi ile nişanlanıyorum...


pır pırpırmmm bugün...

pır pır konamıyorum hiç bir yerlere!

nişanlanıyorum bugünnnnn...

sevgi'li ile sevgi ile...

SİZİN, “BİZ” DEDİĞİNİZ NEREDE BAŞLAR, NEREDE BİTER?

Biz dediğinizde o “biz”in çapı ne kadar?
Tuttuğunuz futbol takımı mı? Aileniz mi? Şirketiniz mi? Siz ve sevgiliniz mi? Siz ve arkadaşlarınız mı? Sizinle aynı milliyetten olanlar mı? Tüm insanlık ailesi mi? Tüm canlılar alemi mi? Tüm canlısı ve cansızı ile galaksi mi? Yoksa evren mi?
Bir insan ötekinin duygu alanını kendi beyninde duyusal olarak ne ölçüde tekrarlayıp taklit edebiliyorsa ötekinin sevincine ve üzüntüsüne ortak olabiliyor. Onun canı yandığında, canı yanıyor, o mutlu olduğunda, mutlu oluyor. İnsanlık tarihinin, baş köşelerinde saygıyla anılan insanların, en büyük özellikleri de bu. Tüm toplumun duygu akışındaki sorunlu bir duygu ya da ihtiyaç alanını çözebilmek için, kendi duygu alanlarında güçlü bir sorumluluk yaşayan insanlar. Bir başkası ile ilgilenen, onun daha iyi yaşaması için ülküsü olan insanlar, bazen şöyle, bazen böyle işlere imza atmışlar. Ama ilk yaptıkları, bir BİZ tarif etmek olmuş.
Bu “biz”, bazen sol elini kullananlar, bazen derisi siyah renkte olanlar, bazen limanlarda üç kuruşa çalışan sefil bir yaşamın paryaları, bazen bir avuç “soylu”, bazen nükleer gücü elinde bulunduran seçkin ülkeler, bazen şu ırkın mensupları, bazense şu dine inananlar olmuştu. Ne zaman BİZ oluşsa onun dışında kalan herkes, isteseler de istemeseler de ötekiler olmuş. Bu ötekiler de, yenilip yutulmamak için, “karşı-BİZ” olmak zorunda kalmıştır. Böylece savaşlar olmuş, böylece ölümler, kan ve gözyaşı olmuş ve “biz” olup, ötekini yok etmek yüceltilmiştir. Bir dünya görüşünün büyüklüğü, kalıcılığı, sevgi esası üzerine kuruludur.
İçinde sevgi barındıran hayat görüşlerinin BİZ’i çok geniştir. Seni de, beni de, onu da içine alır. Sadece insanları değil, saygıya layık her canlıyı içine alır. Bu sevginin temel dayanağı bazen Tanrı’ya olan inanç ve onun varlıklarına saygıdan, bazen güçlü bir humanizm duygusundan, bazen uygarlık düşüncesinden, bazense başka türlüsünü yapmak ekosistemi kalıcı şekilde çökerteceğinden oluşur.
Bir düşünce “BİZ” dediğinde, kişinin BİZ’ini incelerim. BİZ’i ne denli büyükse o kişi o denli büyüktür. SİZİN, “BİZ” DEDİĞİNİZ NEREDE BAŞLAR, NEREDE BİTER? Dostlar Sizin “Biz” dediğiniz ne kadar?

insanlar da harflere benzer!

Harflerin, Düşüncelerin ve İnsanın Gücü!...
Harfler vardır; kimileri sesli kimileri sessiz…
Tek başlarına bir anlam ifade etmezler…
Doğru sessizlerle doğru sesliler bir araya gelir…
doğru kelimeler çıkar ortaya…
Doğru kelimelerle birlikte sessizler de seslilerde bir anlam kazanmaya başlar…
doğru fikirlerin tohumları atılır…
Doğru kelimeler kazandıkları bu anlamları güçlendirmek için bir araya gelip doğru cümleleri oluştururlar…
Doğru cümlelerle birlikte kelimeler daha anlamlı olmaya başlar…
doğru fikirlerin tohumları filizlenmeye başlar…
Doğru cümleler bir araya gelip doğru paragraflara…
doğru paragraflar doğru sayfalara… doğru sayfalar doğru kitaplara…
doğru kitaplar bilgelik okyanusuna dönüşür…
bilgelik okyanusu anlam arayışına rehberlik ederek bizi Öz’e ulaştırır!
Öz mutlak, sınırsız gücü barındırır! ü
Ve ihtiyacımız olan her şey Öz’de gizlidir!
Vaaayyy beee!
Bir harf nelere kadirmiş!!!
Bir kelimenin gücü harflerinin gücü kadardır!...
Bir cümlenin gücü kelimelerinin gücü kadardır!...
Bir paragrafın gücü…
………………………………………………..
Bir kişinin gücü de Öz’ünün gücü kadardır!

Düşünceler de harfler gibidir… Doğru düşünceler bir araya gelerek doğru fikirleri oluştururlar… Doğru fikirler bir araya gelerek doğru inançları oluşturur! Doğru inançlar birleşerek doğru bir zihni oluşturur! Doğru bir zihin doğru eylemlere yöneltir! Doğru eylemler doğru alışkanlıkları oluşturur! Doğru alışkanlıklar doğru bir karakteri oluşturur! Doğru bir karakter doğru bir insanı oluşturur! Doğru bir insan mutlak doğruluk olan Öz’e yakınlaşır! Öz’e yakınlaşan hayatının anlamını keşfetmeye başlar! Mutluluk ve huzur hayatın anlamında gizlidir! Vaaayyy beee!!! Bir düşünce nelere kadirmiş!!! İnsanlar da harflere benzer!... Doğru insanlar bir araya gelerek doğru bir takımı oluştururlar!... Doğru takımlar bir araya gelerek doğru kuruluşları oluştururlar! Doğru kuruluşlar bir araya gelerek doğru bir toplumu oluştururlar! Doğru toplumlar bir araya gelerek doğru bir evreni oluştururlar! Doğru bir evren de Öz’e hizmet eder! Öz’de insana hayatın anlamıyla birlikte mutluluk ve huzur getirir!

net ol!

.....

bugün şunu düşündüm...
insan çok karmaşık bir ruh hali...
insan beyni kurmaya başladığında offff offfff....
önünde durulmaz!!!

oysa her şey duru olmalı...
kızdığında kızdığını söylemelisin...
sevdiğinde sevdiğini...

net olmalı...

olabildiğince net...

kafada kurmadan düşündüğünü söyleyebilmeli...

iletişim böyle bir şey işte...

herkezin yapmak istediği ama yapamadığı

nokta

05


Ben dönsem etrafımda
Sen benim etrafımda
İç içe geçen daireler gibi
Bağımsız olsak
Ama çıkmasak birbirimizden
Sonra çarpışsak günün birinde bir yerlerde
Bölünsek birbirimize
Toplasak bütün sevinçlerimizi de

Dört işlem gibi olsak mesela
Toplanalım hep bir birimize
Çarpalım kalplerimizi de
Bölünelim bedenlerimizde
Çıksın bütün yollar ikimize
Sağlaması da kolay olsun
Senin eşitliğin bende
Benim bölünmüşlüklerim hep sende
Senin çarptıkların kalbimde
Topladıklarımız gözlerimizde

Olur mu dersin?
Kim bile bilir denemeden
Haydi başlayalım şimdiden
Topla sevinçlerini
Gel bana bekliyor olacağım
Tüm denklemleri çözmenin mutluluğuyla ...

04

Seviyorum diyebilecek kadar cesaretimiz olsun.
Bahar kadar renkli, güz kadar sade hayatımız…
Kalbimize sığdıramayacağımız kadar şefkatimiz,
Yüreğimizde saklanamayacak kadar çok gözyaşımız olsun.

Hayatımıza kattığımız gürültüler kadar sessizliğimiz,
Sessizliğimizde anlam bulan düşüncelerimiz kadar sesimiz,
Sıkıntılarımızı hayra yoracak sıkı dostluklarımız,
Karamsarlığımızı huzura dönüştürecek içten dualarımız olsun.

Yusuf kadar iffetli nefislerimiz,
Yakup kadar sabırlı bekleyişlerimiz,
Meryem kadar masum duruşlarımız,
Muhammed’i (s.a.s) temsil edecek kadar samimi inancımız olsun.

Hayat kadar düşünülen ölümümüz,
Ölüm kadar anlamlaştırılan hayatımız,
Sonsuzluğa yelken açmış kederlerimiz kadar tebessümlerimiz,
Umutsuzluklarımız kadar umudumuz olsun.

Kudüs kadar direnen,
Bağdat kadar kuşatılan,
İstanbul kadar sevilen,
Medine kadar coşkulu,
Mekke kadar fethe layık,
Hira kadar sessiz ve vefalı,
Cudi kadar yaslı ve üzgün,
Vazgeçmeyen, yılmayan kalbimiz olsun.

Bahar kadar rengimiz,
Yaz kadar sıcaklığımız,
Güz kadar hüznümüz,
Kış kadar kaygılarımız olsun.

Hırslarımız kadar sorumluluğumuz,
Özlemlerimiz kadar bekleyişlerimiz,
Unuttuklarımız kadar hatırladıklarımız,
Umduklarımız kadar bulduklarımız olsun.

Rütbelerimizden daha çok adamlığımız,
Kibrimizden daha çok mütevazılığımız,
Kötülüğümüzden daha çok iyiliğimiz,
Karanlığımızdan daha çok aydınlığımız olsun
.
.
.
o
l
s
u
n
.

Kimim Ben?

Fotoğrafım
Antalya, Türkiye
Beni bir temmuz sıcağında sarmışlar..Onlar için bir gurur olmuşum..Büyüyüp doruğa çıkınca artık,iyi ki doğdum deyip durmuşum..Bana yalın incelik çok yakışır:).Yaşam bu düşüncelerde çakışır..çaresizlere herkesler bakışır, gücümle adımı korumuşum..sorardım babama şu nedir, bu nedir?..Okudum öğrendim bilim çok kökenlidir..Yaşamın yolları dikenlidir..bazen ellerimle yürümüşüm..Bir söylediysem iki kez dinlerim..aklımla kötülükleri önlerim..Dilerim iyi gün görürüm... ... Bu bloğu kendim için açtım bir de sevdiğim blokları tek elden okumak için...Onları okumak ve yorum yapmaktan, umarım kendimce bir şeyler karalamayı unutmam:)


Takip ettiklerim

N'oldu bu dolar?

Translate to ..Çevir istersen

Manşetler

Related Posts Widget for Blogs by LinkWithin

İzleyiciler

Sinemada Bu Hafta

EkleBunu Sosyal paylaşım Butonu
Bloglar Alemi - Yorum Blogları
EkleBunu RSS Ekle Butonu